SIR EBU HAFIZ SAİD KARAGÜZEL HARABATİ EL NAKŞİBENDİ EL UVEYSİ EL FUKARA EL TRABZONİ

  • 10 yıl önce
ŞEYH-İ MECZUB HAFIZ SÂİD KARAGÜZEL EL NAKŞİBENDİ EL UVEYSİ EL FUKARA TRABZONİ(KDS) HAZRETLERİ HIZIR A.S. YARDIMCISI(TALEBESİ) VE DOSTU
GÜNDE 10 CÜZ KURAN OKUYAN - 3 GÜNDE KURANI BİTİREN MECZUBLARIN BAŞI - MECZUBLARIN KUTBU
KEŞİF VE KERAMET SAHİBİ OLAN SIRRIN SIRRI ŞEYH-İ MECZUB HAFIZ SÂİD’İ GÖRDÜĞÜNÜZ YERDE DUASINI ALMAYI UNUTMAYIN İNŞAALLAH.
KAĞITHANE SULAR İDARESİ GİRNE CADDESİ NO:25 ULU CAMİİ ALTINDA VEYA MOLLA YAHYA EFENDİ(HAMİT EFENDİ) DERNEĞİNDE VEYA EDİRNE KAPI MİHRİMAH SULTAN CAMİİ İÇİNDE -ETRAFINDA GÖREBİLİRSİNİZ.
Meczub kelimesi cezbolunmuş, çekilmiş, yüksek mertebeye ulaşmış kişi için kullanılır.Allah Teâlâ’nın zâtına ait ilimden öyle zevk hâsıl olur ki, Ömrü oldukça aklın hudutlarında yürümez. Dünya halkı ona deli der. O fariğdir (her şeyden uzaktır, vazgeçmiştir). Dünyanın varından geçer.Bütün eşyada tasarrufu vardır. Fakat beşer suretinde deli (divane) şeklinde yürür, kimse ona sahip çıkmaz (arkadaş olmaz, yanında bulunmaz).Meczubun Allah katındaki yeri bir sabinin Allah katındaki yeri gibidir.Memedeki bir çocuk üzerinde annenin tasarrufu ne ise,Kudret elinde tasarruf ettiği meczuba karşı Allahu teala'nın tasarrufu da odur.Meczublar,irademizin terbiye kucağında keremimizin sütünü emerler.Meczubların makamı da dostluk makamıdır.
Fenâ makamına mürşidsiz varırlar. Hakk'tan, her şeyde feyz alırlar ve o anda hicapsız bulunurlar, zâtı müşahede ederler. Aklın sınırları içine gelmezler. O makamda hayran (şaşkın ve kararsız) olurlar. Levh-i Mahfûz'a nazar ederler ve üzerinde bulunan yazıyı okurlar. Remizli olarak çeşitli sözler söylerler. Söyledikleri o sözler de olmuş veya olacak durumdadır.
Bu makamda olan meczupların remizli sözlerini (ne söylediklerini) aklın sınırları içinde bulunan kimseler anlamazlar. Çünkü bu makam öyle bir makamdır ki, meczublar her nefeste bütün eşyanın ilmini bilirler. Evveli ve âhiri bulunmaz. Kendinden başka kimseden haz eylemezler(zevk vermezler), Zira, gark oldukları öyle nihayetsiz bir deryadır ki, kenarı olmadığı gibi dibine de erişilmez.
Şayet fenâ âlemine de varırsa kendilerine safa gelir, ömürleri oldukça o makamda kalır­lar.
Bu sıfattaki velilerin irşadı riyazet ve mücâhede (Nefis terbiyesi) ile değildir. Hatta irşatları nazarlarıdır. Ne zaman bir müridi irşad etmek isteseler (irşadı gerekse), o müridin hakikatine nazar ederler. Hakk Teâlâ'nın marifeti için meydana gelmiş ise bir nazarda (onu) makamlarına eriştirir (yetiştirir) ler. Eğer mari­fet için gelmiş değilse hiç iltifat etmezler. Ona itikadına göre himmet ederler. Ve istediği yer­de bulunurlar.

Dervişler harabat olur, amma sen yine de hakir görme..kimbilir belki o harabatın gönlünde arş-ı rahman gizlidir. Harabatiler belki sefil görünür amma onlar halk için hak ile birliktedirler. Onun için onların gönlünden düşmekten ve gönlünü kırmaktan kork. Aşıkların gönlünden düşme, sadıklarla beraber ol ey harabati...

Önerilen